4 Şubat 2019 Pazartesi

Bir At Bara Girmiş


Kahkahadan gözyaşına: Bir hesaplaşma
2017 yılında Man Booker Uluslararası Ödülü’nü alan David Grossman’ın yazdığı Bir At Bara Girmiş geçtiğimiz ekim ayında Siren Yayınları tarafından yayımlandı. Roman anlatımı ve anlattıklarıyla o kadar etkili ki “Keşke İsrail edebiyatını daha iyi tanısak.” dedirtiyor.
Uzun bir stand-up gösterisi biçiminde yazılmış bir roman karşımızdaki. Daha ilk cümleyle gösteri başlıyor, biz de içine çekiliyoruz: “İyi akşamlar! İyi akşamlar! Muhteşem Sezariye şehrine iyi akşamlaaaar dilerim!” Sahnede gösterisine başlayan, Dovaleh G. Ortamı, seyirciyi, verilen tepkileri ve Dovaleh’in geçirdiği değişimi bize aktaran anlatıcı ise komedyenin çocukluk arkadaşı Hâkim Avishai Lazar. Birbirini görmeden geçen kırk küsur yıldan sonra bir gün Dovaleh hâkimi arıyor ve bir gece de olsa onu izlemesini, gerekirse notlar almasını ve sonra kendisini arayıp ne gördüğünü anlatmasını rica ediyor. Hâlâ karısını kaybetmenin acısıyla baş etmeye çalışan Avishai ise ne olduğunu sonradan öğreneceğimiz, vicdanını sızlatan bir borç sebebiyle bu ricayı kabul edecek.
İşte romanımız o gece başlıyor, Avishai barda, Dovaleh sahnede. Dovaleh gösterisine başlıyor, bazen anılar, bazen buz gibi Amerikan esprileri derken bambaşka yerlere savrulan monologlar bunun son gösteri olacağına dair emareler taşıyor. Dovaleh içtikçe içiyor, kanser olduğunu söylüyor, seyirciye sataşıyor, bazen kendisine kızıp vuruyor... O nedenle kitabın ilk yarısında hakkında ne düşüneceğini bilemediğimiz, itici bir ana karakter var. Oysa ikinci yarıdan itibaren işin içine anlatıcımızın vicdan azabının sebebi, geçmişin gölgesi karışınca duygularımızla beraber her şey değişiyor. David Grossman ustalıkla dönüştürüyor karakteri, Dovaleh annesinin Nazilerden kurtuluş -belki de hiç kurtulamayış- hikâyesini, babasının dayaklarını, romanın doruk noktasını oluşturan ve Sophie’nin Seçimi’ni anımsatacak denli trajik ilk cenaze törenini anlattıkça o iticilik gidecek, kollarımıza alıp avutmak isteyeceğimiz çelimsiz, hasta Dovaleh kalacak geriye.
... birkaç ilmekte bir duruyor, kendinden geçmişçesine dalıp gidiyor, boşluğa bakıyor, ne elindekini ne beni görüyor gözü. Böyle yaptığında ne düşünüyordu acaba? (...) Varlıklı bir aileden geliyordu, babamdan duymuştum bunu. Çok başarılı bir öğrenciymiş, piyano çalıyormuş, güya resital verecek düzeydeymiş, ama sonra o iş lafta kaldı ve yirmi yaşında Holokost’tan mezun oldu, savaşın altı ayını tek bir vagonun içinde geçirmişti, bunu anlattım zaten size. Polonyalı üç makinist, aynı güzergâhta gidip gelen bir trenin kompartımanında, tam altı ay boyunca saklamış onu. Anneme nöbetleşe göz kulak olmuşlar...
Roman hem yavaş başlayıp gittikçe hızlanan kurgusu, hem koca bir stand-up gösterisini içeren anlatımı, hem karakterlerinin derinliğiyle kaçırılmaması gereken türden. Aylin Ülçer’in müthiş çevirisinin katkısını da eklemeliyim. Ayrıca mutlaka belirtmek istediğim bir şey var: “Ofansif mizah nedir, kim kime yapabilir?” sorularının cevabını bulabileceğiniz bir roman Bir At Bara Girmiş. Sosyal medya ve popülerlik meselesiyle iyice dikkati çeken bu konuda kafası karışık olanlara bir ders niteliğinde. “Bir dakika, yeni yerleşimlerden mi geldiniz? İyi de siz buradaysanız Arapları dövecek kim kaldı oralarda? Şaka şaka! Dalga geçiyorum, biliyorsunuz değil mi? Buyurun, tazminatlarınızı hemen kapın.” Bu cümleleri yazmış Grossman’ın oğlunu İsrail devletinin zorunlu askerliği sırasında kaybetmiş olduğu bilgisini de, hiç ama hiç unutmayalım.

Banu Yıldıran Genç

David Grossman, Bir At Bara Girmiş, çev. Aylin Ülçer, Siren Yayınları

* Bu yazı Express dergisinin 167. sayısında yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dorothy Parker - Tüm Öyküler

  Aşk Eski Bir Yalan Delidolu Kitap’ın son dönemde bizi tanıştırdığı öykü yazarlarını büyük bir zevkle okuyorum. Daha önce Notos’a ...