Plajdan
kitap manzaraları...
Yazın
sahilde, hatta şezlongun tam üstünde yazmayı
düşündüğüm bu yazı birtakım sağlık problemleri, sonrasında
kafanın dağınıklığı gibi nedenlerle ertelendi durdu.
Şimdi
İstanbul’a dönmüş, iki ay aradan sonra işe başlamışken,
geriye dönük olarak aldığım notları, bu yaz Kuzey Ege’de bir
kamping alanında neler okunduğunu küçük yorumlarla sizlere
aktarmak istiyorum.
Öncelikle kadın okurların
favorisi Fi’den
bahsetmek isterim. Azra Kohen'in bu kitaplarını bir
zamanlar Ayşe Arman röportajından öğrenmiştim, bu sene
dizi uyarlamasıyla birlikte önce öğrencilerin, sonra sahilde
kadınların elinde gördüm diyebilirim. Devam kitapları
olan Pi ve Çi ise
görünürde yok, sanırım onların da dizileri çekilince sıraları
gelecek. Kitapların ne anlattığını sorduğum birkaç kişi
popüler birçok kitaptan daha iyi olduğunu, sıradan bir bestseller
olmadığını söyledi ama ben okumadığım ve açıkçası
okumayacağım için bu yorumlara bir katkı yapamayacağım.
Diğer
bestseller’ımız kız öğrencilerimin de gözdesi olan Jojo
Moyes’ler... Derste yalvar yakar izlettikleri bir filmden biliyorum
Moyes’i. Senden
Önce Ben romanının
uyarlamasını her ne kadar sıradan bulduysam da filmin
sonunda sınıfça göz yaşlarımızı kuruluyorduk. Edebiyatın
en eskimez konusu aşk, hele de imkânsızsa... Sanırım Jojo
Moyes de bunu ustaca kullanarak 7’den 70’e çoğu kadının
gönlünde taht kurmuş, şezlongların üstünde havlu ve güneş
yağı arasında yerini çoktan almış.
Moyes
kadar olmasa da Sarah Jio da sık rastlanılan yazarlardan. Jio’nun
kitap kapakları da kitap adları da biraz daha klasikmiş havası
veriyor, izlediğim Jojo Moyes filminden yola
çıkarak onun romanlarında İngiliz mizahının eksik
olmadığını söyleyebilirim sanki. Sarah Jio belki bu yüzden
plajın biraz daha orta yaşlılarına hitap ediyor.
Tamamen
gözlemci olarak yazdığım bu isimler hakkında çok bir şey
bilmemek, okumamış olmak oldukça rahatsız edici aslında. Ama bu
kısa yaşamda okunacak kitabın bu denli çok olması, okunacaklar
listesinin hiç ama hiç azalmaması vaktimi en iyi biçimde
değerlendirmeyi öğretti bana. Eskiden sıkılsam da zorlaya
zorlaya bitirirdim elime aldığım kitabı. Son beş yıldır bunu
da bıraktım, olmuyor mu, olmasın, sırada çok var, diye
düşünüyorum. Okurluğumun popülariteye en yaklaştığı yer
polisiyeler ki onlarda da gittikçe daha seçici oluyorum. Buna
rağmen kim ne okuyor diye bakmayı, sormayı çok seviyorum. Belki
de gündemi, moda olanı bilmek gerektiğini düşündüğüm için,
çünkü öğrenciler sevdikleri yazarın ismini, wattpad’in ne
olduğunu bildiğinizde çok seviniyorlar.
Genelde
kadınların okuduğu kitaplardan bahsettiğimi fark etmişsinizdir
çünkü çok net bir biçimde söyleyebilirim ki Türkiye’de
kadınlar daha çok okuyor. Erkeklerin ellerindeki kitaplar
çoğunlukla dokunulmadan, telefon, bira ve uyku mesaisiyle geçen
bir plaj gününün ardından şezlongdan çantaya transfer oluyor.
Bu kitaplar ise genellikle gazetecilerin yazdığı
araştırma kitapları, ayrı bir bestseller türü olarak ele
alırsak, Soner Yalçın kesinlikle bir numara. Sonrasında
kampingimiz İzmir’e yakın olduğu için olsa gerek Yılmaz Özdil
ve Bekir Coşkun’a rastlanıyor sık sık. Mirgün Cabas’ın 2001’i
hızlı bir biçimde popülerleşti, üç beş kişide gördüm.
Ahmet Şık okuyan bir kişiye rastladım, ona da utanmasam
sarılacaktım.
Türk
edebiyatının şaşmaz bir birincisi var plajlarda: Zülfü
Livaneli. Her sene eski kitapları olsun yeni kitapları olsun,
kesinlikle çok okunuyor. Sonraki sırada Ayşe Kulin var.
Hatta komşularım kitaplarını kendi aralarında döndürerek
okudular bu yaz, bir seride sırayı bozan olmuş da, bana
da uzun uzun hangisi önce hangisi sonra okunacak anlattılar.
Nazan Bekiroğlu yine her yaz rastladığım isimlerden, öğrencilerim
de çok severek okurlar Bekiroğlu’nu.
Bu
yaz neye rastlamadın derseniz, çok şaşırtıcı bir yanıtım
olacak: Elif Şafak’a! Aşk’ın, İskender’in
yayımlandığı yıllarda istisnasız en çok okunan o olmuştu.
Artık “Elif
Şafak okudun mu? Aşk’ı nasıl buldun? Ben çok etkilendim.
Biliyor musun, biz de Mevlana soyundanmışız.” diyaloglarından
bıkıp usanmıştım, bu yaz hiç Elif Şafak sorusuna muhatap
olmadığım için ayrıca mutluyum. Sadece bir kişide İskender’i
gördüm, onu da kapağı değiştiği için zor fark ettim. Belli
ki yabancı bir kitabın kapağından bayağı
“esinlenilen” eski kapağı değiştirmeye karar vermiş
yayınevi.
Evet,
bu yaz benim plaj gözlemlerim bunlardı. Tabii ki bestseller dışında
klasikleri, modern klasikleri, çağdaş yerli, yabancı yazarları
okuyanlar da vardı ama genelleme yapamayacak kadar az olduğu
için bu yazı da kitap eklerinin çok satanlar
listesine benzesin varsın... Sabahattin Ali’lerin,
Stefan Zweig’ların listelere girdiği bugünleri de gördük, sıra
çok okunmalarına, bizim de bunu yazmamıza gelsin.
Banu
Yıldıran Genç
* Bu yazı oggito.com'da yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder