Kültür Devrimi'nden Bugünlere
“Değişim”
Mo Yan 2012'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü
aldığında birçoğumuzun yazar hakkında hiçbir şey bilmediği
açığa çıkmıştı. Bütün eserleri İngilizceye çevrilen bu
yazarı İsveç Akademisi biliyordu da biz ne onu ne de Çin
edebiyatını biliyorduk. Neyse ki Can Yayınları çok kısa bir
zaman sonra yazarın en ünlü romanı Kızıl Darı Tarlaları'nı
yayımladı da Türkiye okuru Mo Yan'la tanıştı. Bunun ardından
hemen hemen her yıl bir romanı çevrildi. Kendi adıma konuşmam
gerekirse 500 sayfalık Kızıl Darı Tarlaları'nı okumaya bile
fırsat bulamamışken arkasından gelen 1000'er sayfalık romanları
okumaya hiç girişemedim. Sonra da bir gün okunması gerekenler
listesine eklendiğiyle kaldı Mo Yan.
Bu ayın başında ince bir Mo Yan
kitabı gördüğümde yazarın külliyatına başlayabileceğimi
düşündüm. Değişim bir otobiyografik anlatı ve Mo Yan'ı
okumaya başlamak için iyi bir seçim. 2005'te İtalya'da tanıştığı
Kalküta'lı bir yayıncının yazardan Çin'in son otuz yılda
geçirdiği değişimi anlatan bir yazı yazmayı istemesi üzerine
ortaya çıkan bir metin. Mo Yan önce bu geniş konuyu
yazamayacağını düşünse de yayıncının “Nasıl yazmak
istiyorsanız öyle yazın.” demesi, bu yarı anı, yarı uzun öykü
denecek kitabın yazılmasını sağlamış.
Bu değişimi anlatmaya çocukluğundan
başlıyor yazar. Yaşam öyküsünden zor bir çocukluk geçirdiğini
bildiğimiz Mo Yan ilkokulunu, okuldan atılmasını ve buna rağmen
her gün okula gitmeye devam etmesini anımsıyor öncelikle. Kültür
Devrimi zamanı, sınıfsal farklılıkların ve imtiyazların
olmamasının hedeflendiği yıllar. Oysa Mo Yan'ın içten
anlatımında çok fakir bir köylü çocuğu olduğunu ve okulda da
bunun değişmediği anlaşılır. Öğretmenin birine takılan takma
ad işte bu köylü çocuğunun okuldan atılmasına neden olur. “Ama
çok geçmeden Koca Ağızlı Liu tarafından okuldan atıldığımda
öyle üzüldüm, içim öyle ağırlaştı, okula olan bağım öyle
güçlüydü ki endişeden öleceğimi sandım.” diyerek
hayalleri yıkılan çocuğun duygularını aktarır.
Okulu yazarla aynı dönemde bırakan
biri daha vardır, He Zhiwu. Ama He Zhiwu defter ve kitaplarını
yırtarak çekip gittiği okulda bu cesur davranışı sebebiyle
kahraman olur. Mo Yan aslında Çin'in son otuz yılda geçirdiği
değişimi kendinden çok ilişkisinin hiç kopmadığı He Zhiwu
üzerinden anlatır. Anlatının sonlarına doğru nasıl zengin
olduğunu öğrendiğimiz He Zhiwu, Kültür Devrimi sonrası
kapitalizme kucak açan Çin'in yükselen değeri olmuştur.
Ticaretin yeni yeni parladığı dönemlerde hayvan alıp satarak
zengin olmuş, oradan inşaat, oradan emlak işi derken 2000'li
yıllarda örnek bir girişimci olmuştur.
Mo Yan çocukluğundan başlayarak
kendi yaşamını aktardığında ise çok büyük bir değişiklik
olmadığını görüyoruz. Okuldan atıldıktan sonra komünlerin
elinde olan ama içlerinde yine kayırma ve eşitsizlik taşıyan
halk çiftliklerinde çalışma ya da komün kadrolarının
çocuklarının kontenjanları doldurduğu üniversitelere gitme
şansı yoktur. Çiftçilikten bir kademe daha iyi sayılan geçici
işçiliğe başlar, bu arada edebi yeteneği kendisini göstermeye
başlamıştır. İşçilikte geleceği olmadığını bildiğinden
yıllar boyu komün askeri olmaya çalışır ve en sonunda bunu
başarır. Askerlikte yavaş yavaş öykülerini, yazılarını
yayımlatmaya başlar. Bu arada Mao ölür, her şey biter diye
düşünürlerken aslında yavaş yavaş daha iyiye doğru gitmeye
başlar. Çin artık hızla değişmeye başlamıştır.
Bu kısacık anlatıda bile üçüncü
dünya ülkelerinin kaderlerinin ne derece benzediği gözler önüne
seriliyor. Yazarın 1979'da Vietnam'a karşı savaşmak istemesi
bunun en net örneklerinden biri: “... eğer savaşı sağ salim
atlatırsam yiğitlik mertebesine yükselecek, sağ çıkmazsam da en
azından anne ve babamı şehit ailesi mertebesine çıkaracaktım.”
Yine yıllar sonra gördüğü Shouguang şehri gökdelenler, yollar,
geniş arazilere sıra sıra dizilen ve “Çin'in yeme alışkanlığını
değiştirip sebze ve meyvelerin mevsimselliğiyle bölgeselliğini
bozan” plastik çadırlı seralarla dolmuştur. Alışkanlıkların
değişimi tüm dünyada olduğu gibi Çin'de de kendini gösterir:
“O zamanlar domuz eti ne kadar yağlıysa o kadar makbuldü
mantılar, şimdiyse vejetaryenlik moda.”
Mo Yan yerelle moderni ustaca
harmanlayan yazarlardan. Okurla konuşur gibi içten, sade bir dili
var. Eserlerini Türkçeye kazandıran Erdem Kurtuldu'yu da bu zor
işin üstesinden başarıyla geldiği için kutlamak gerekiyor çünkü
kitapta aynı harflerle yazılan birçok Çince sözcükle ilgili
dipnotlar vererek okuru anlam karmaşasından kurtarıyor. Ayrıca
Çincenin hep hayvanlarla özdeşlik kuran karmaşık deyimleri hariç
-kenefte uzun kuyruklu bir kurtçuk gibi hareket eden soya filizi
gibi- kitabın dili ve çevirisi gayet akıcı ve kolay anlaşılır.
Bu nedenle Çin'in Kafka'sı olarak da adlandırılan Mo Yan'ın Çin
edebiyatında normal sayılan ama bizim gözümüzü korkutan
kalınlıklarıyla diğer romanlarını da bir an önce okumak
istiyorum.
Banu Yıldıran Genç
Mo Yan, Değişim
Can Yayınları, Mart 2016, 94 s.
* Bu yazı Agos Kirk'in Mart 2016 tarihinde yayımlanmıştır.