Kadınlardan yaşama
dair tüyolar
Aganta Kitap Yaşasın Orgazm'dan
sonra biz kadınlara bir güzellik daha yaptı ve aforizmalardan
hoşlananlara yüzlerce ünlü kadından sözler içeren Kadınların
Hınzır Bilgeliği'ni yayımladı. Dünyaca ünlü birçok
kadından hayat dersi alabileceğimiz cümleleri bir çırpıda
okumak, bazen feyz almak bazen lafı gediğine koymak için hep el
altında tutmalık bir kılavuz.
Erkekler Mars'tan kadınlar Venüs'ten
tarzı klişelere hiç inanmazdım, ta ki bir oğlum olana dek. Onu
büyüttüğüm bunca senede toplumsal rolleri göz ardı etsek bile
gözlemlediğim çok net bir gerçek var: Kadınlar konuşarak
iyileşiyor, erkeklerse genelde susarak.
Yuval Noah Hariri'nin yazdığı,
antropoloji üzerine çok iyi bir kitap olan Hayvanlardan
Tanrılara Sapiens'te Homo Sapiens'lerin Neandartel'lere
üstün gelip onları yok etmesinin başlıca sebebi “dedikodu”
olarak veriliyor. “Dedikodu sıkça kötülenen ama aslında
kalabalık gruplar halinde işbirliği yapabilmenin de temelini
oluşturan bir beceridir. Sapiens'in edindiği dil becerisi ona
saatlerce dedikodu yapabilme şansı verdi; kime güvenebileceğine
dair bilgi, küçük grupların daha büyük gruplara dönüşmesine,
dolayısıyla da Sapiens'in daha sıkı ve karmaşık işbirliği
yöntemleri geliştirmesine yol açtı.”
Demek ki genellikle ayrımcı bir
biçimde “dedikodu” yapmakla suçlanan kadınlar, konuşa konuşa
ilerlettiler insanlığı çıkarımı eksik olsa da çok yanlış
sayılmaz. O kadar eskiye gitmesek, Anadolu geleneklerine baksak bile
kadınların konuşması ritüelini birçok olayda görürüz.
Annenin evlenmek üzere olan kızıyla resmiyetten konuşamadığı
cinselliği “yenge” anlatır, gelini hazırlar. En önemli
misyonu çocuğu hayata ve zorluklarına hazırlamak olan masalları
“nine” anlatır. Ölümü de doğumu da kendine özgü sözlerle
karşılayanlar kadınlardır. Kadın, erkeğin tersine çocuğunu
konuşa konuşa anlata anlata büyütür, bildiklerini gelecek
kuşaklara aktarır.
Kadınların Hınzır Bilgeliği
de bize Virginia Woolf'tan Madonna'ya, Marilyn Monroe'dan Rahibe
Teresa'ya birçok ünlü kadının öğüt niteliğindeki sözlerini
konu konu veriyor. Konu başlıkları Aşkın Tarifi'nden
Güzellik ve Moda Efsaneleri'ne kadar çeşitlilik sergiliyor.
Her konu başlığı kendi içinde de okurun işini kolaylaştıran
bölümlere ayrılmış. Gerçek Aşk bölüm başlığı
Gerçek Aşk Öldü alt başlığıyla başlıyor, Karasevda
ve Evlilik Yeminleri'yle devam ediyor, Kırık Kalpler ve
Boşanma bölümleriyle sona eriyor. Neredeyse hayatla aynı
sırayı takip eden bölüm başlıklarında başka insanların
birbiriyle çelişen sözleri de olabiliyor. Kimi aşkın
sonsuzluğundan dem vururken, kimi aşkın olmadığını savunuyor.
Kime, neye inanacağı okuyana kalmış.
Kitapta en çok hoşlandığım sözler
Doğurmanın Gururu başlığında toplanmış. Etrafımız
annelik ve bebek güzelleyen romantiklerle, tepemiz sürekli
doğurmamız gerektiğini söyleyen iktidar sahibi erkeklerle dolu,
neyse ki bu konuda gerçekçi davranmış kadınlar da var. “Bazen
çocuklarıma bakıp kendi kendime, 'Lilian, bakire kalmalıydın,'
diyorum” diyen Lilian Carter da “Annelik biyolojik bir
gerekliliktir, babalık ise toplumun icadı.” diyen Margaret Mead
de duygularıma tercüman oldular diyebilirim.
Kitapta en çok şaşırdığım
ünlülerden biri George W. Bush gibi nevi şahsına münhâsır bir
politikacıyı doğurup büyütmüş ve bolca da konuşmuş Barbara
Bush oldu. Çocuğu hakkında “Hayret etmeden duramıyorum, bir
zamanlar patakladığım çocuk bu mu?” ya da evlilik üzerine “İlk
öpüştüğüm adamla evlendim. Çocuklarıma bunu anlattığımda
kusacak gibi oluyorlar.” demesi doğrusu beni hem güldürdü hem
düşündürdü. Bunları söylemesi patavatsızlık mı içtenlik mi
karar veremedim ama ülkemizde bir cumhurbaşkanı annesinden hiçbir
zaman duyamayacağımız bu itiraflara hayran kalmamak da elde değil.
Agatha Christie'nin evlilik üzerine
“Bir kadının sahip olabileceği en iyi koca arkeologdur – kadın
yaşlandıkça, adam onunla daha çok ilgilenir.” dediğini
okuduğumda cinayetler kraliçesinin kendisinden küçük arkeolog
kocasını ve ne kadar doğru bir seçim yapmış olduğunu anımsadım
bir kez daha.
Kadınlar konuşurken hep böyle masum
sözler edilmez, laf tabii ki erkeklere gelecek, e dil de az biraz
kabalaşacaktır. Kitapta bunu en iyi özetleyen cümle Kathy
Lette'den geliyor: “Vajinam konuşabilseydi tek bir şey söylerdi:
Seni yalancı, sahtekâr, ikiyüzlü piç.” Amerikan başkanlarından
söz açılmışken Hilary Clinton'ın da kocası Bill Clinton
hakkında “Kapı önünde tutması zor bir köpek.” dediğini
öğrenmiş bulundum. Başkanların anneleri de eşleri de bayağı
afili laflar ediyor Amerika'da.
“Hikâyemizin sonunu bilmeyi çok
isterdim.” demiş Simone de Beauvoir. Hikâyemiz zordur,
erkeklerden daha zor, sonunu bilemesek de iyi bir hikâye olması
için konuşur kadınlar, acılarını azaltmaya çalışır,
birbirini iyileştirmek ister. Yeter ki yalnız olmayalım çünkü
Toni Morrison'ın dediği gibi: “Dünyanın en yalnız kadını
yakın bir kadın arkadaşı olmayandır.”
Banu Yıldıran Genç
Kadınların Hınzır Bilgeliği,
Michelle Lovric
Aganta Kitap
285 s., Ocak 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder