Asiye Kabahat'in dinleyeni ağlatan
şarkıları
Okuması kolay bir kitap değil Asiye
Kabahat'ten Şarkılar Dinlediniz. Karin Karakaşlı'nın anlatısı.
Aklımdan çıkaramadığım, yatınca anımsadığım, rüyamda
gördüğüm, okudukça utandığım, utandıkça soluk alamadığım
günler yaşattı bana. Şikâyetçi olduğum sanılmasın, yazanı
da okuyanı da sağaltan bir kitap bu, içimizde biriktirdiğimiz
zehri bir nebze de olsa akıtmamızı sağlayan, her şeye rağmen
yaşamı, edebiyatı savunan bir kitap.
Bir iç dökümü Asiye Kabahat'ten
Şarkılar Dinlediniz. Karakaşlı'nın Hrant Dink'le tanışmasından,
ondan öğrendiklerinden, o berbat 19 Ocak gününe kadar
yaşananlardan, “o gün”den ve hissettiklerinden bahseden, bugüne
dek içinde tuttuklarını bir dosta anlatır gibi samimi, hiç
bilmeyene anlatır gibi açıklayıcı bir metin... Düz bir zaman
çizgisinde ilerlemeyen, bazen şimdiye bazen önceye, bazen gerçeğe
bazen kurguya meyleden sarmal bir anlatı bu.
Bugüne kadar yazdığı şiirlerden,
gençlik romanlarından, öykülerden başka bir kitap Asiye
Kabahat'ten Şarkılar Dinlediniz. Hiçbir şey kalmasın içimde
demiş sanki, acılarla, pişmanlıklarla, kaybedilenlerle ama hep
sözcüklerle, edebiyatla geçen bir yaşam... Çoğunluktan farklı
bir dil konuştuğunu fark eden iki örgülü küçük Karin'e de
rastlıyoruz anlatılanlarda, gençliğinde kulağında walkman'le
aşk şarkıları dinleyen Karin'e de, aldatılmaktan yaralanmış,
incinmiş bir genç kadın olan Karin'e de... Berlin'deki aşk
acısını fısıldıyor kulağımıza mesela, sırdaşıymışız
gibi, kimseye söylemeyeceğimizden emin, onu anlayacağımıza
güveni tam... İstediği kadar dost bildiklerinden yediği
kazıklardan, hep dert dinleyen olmaktan bıkmasından, iyi
niyetinden çektiklerinden bahsetsin, değil mi ki biz okurlarına da
bu denli güveniyor, içini döküyor, değişmeyecek Karin, hep o
naif kız çocuğu olacak.
Bu toprakları anlatan bir kitap Asiye
Kabahat'ten Şarkılar Dinlediniz. Bu memlekette doğmuş olmak demek
çocukluktan itibaren tembihlerle büyümek demek. Büyüyüp de
Hrant'la tanışınca, Agos'u çıkarmaya başlayınca, davalar,
yargılanmalar, mahkeme kapıları, tehditler, cezalar ve göz göre
göre gelen cinayet demek. Cinayet sonrası devletin yaptıklarını
saklamak için elinden geleni ardına koymaması demek. Üstünden
geçen dokuz yıla rağmen yılan hikâyesine dönen mahkemeler
silsilesi demek... “Öldürüldüğü günü çok feci
sahnelerle yaşadım. Hayat olamayacak denli kurguydu sanki. Hani
yazsam nasıl da sahne yaratmış, edebiyat yapmış diyecekleri
cinsten. Oysa hayattı işte. Şu bizim kara mizah, şu bizim hoyrat
hayat. Bazı şeylerin sözcüğü yokmuş diye düşündüm ilk kez.
O an hayat, edebiyata beş basar dedim. Aklım, yüreğim ve kalemim
durdu.” Bu cümleleri kurduğu Melek Mikael'in “Sen de tam
bunu yazar ve altıdan başlarsın o zaman...” diye cesaret
vermesiyle, bunca zaman sonra Hrant'la tanışmasını, çalışmasını
ve 19 Ocak'ı anlatıyor Karin Karakaşlı, altıdan başlayarak,
sıra gözetmeyerek, farklı bir kurguyla acısına ortak ediyor
bizi.
Çok yakın tarihte yazılmış bir
kitap Asiye Kabahat'ten Şarkılar Dinlediniz. Bu nedenle daha
sindiremediğimiz birçok acı çıkıyor karşımıza... Başka bir
bölümde gömülme hakkı gasp edilen Taybet Ana'yı, Hrant gibi göz
göre göre katledilen Tahir Elçi'yi okuyoruz, okudukça soluğumuz
kesiliyor, ara veriyoruz. Neyse ki yazarımız insaflı, biraz vurucu
başlayan bölümleri atlattıktan sonra Thomas'la tanıştırıyor
bizi. Thomas daha yazılamamış bir kahraman, sırasını bekliyor
ama Karakaşlı'nın can yoldaşı olma yolunda. Yazarın kafasında
kurgulanmış hikâyesi gün yüzüne çıkmayı bekliyor, Thomas da
yazarının peşini bırakmayacak denli hırslı, beni yazmadan
hiçbir yere gidemezsin, diyen bir delikanlı. Bir roman kahramanının
nasıl oluştuğuna şahit oluyoruz yavaş yavaş, kaybettiği
annesi, cinsel kimliği, sevgilisi, tikleri derken Thomas kanıyla
canıyla var oluyor gözümüzün önünde. Thomas'ın ortaya çıkmayı
beklediği kadar biz okurlar da bekliyoruz artık onu, hevesle.
Karin Karakaşlı'nın dilindeki
inceliğini, kurgudaki mahirliğini hissettiğimiz bir kitap olmuş
Asiye Kabahat'ten Şarkılar Dinlediniz. Bölümler arasındaki
ilişkinin hiç kopmaması, en vurucu anılardan sonra Hrant Dink
cinayetiyle ilgili gerçek mahkeme kayıtlarına, ifadelere, gazete
kupürlerine yer verilmesi Karakaşlı'nın kitabı ne denli
ustalıkla kurduğunun bir göstergesi. Bölümler demişken,
internet sitelerinden alınmış Rüyada Ermeni Görmek
başlığındakileri okuyup insanlığınızdan utanabilir, Soru
İşareti, Virgül ve Nokta bölümlerinde
yanaklarınızdan süzülen yaşları silebilirsiniz.
Kolay bir kitap değil Asiye
Kabahat'ten Şarkılar Dinlediniz. Eminim yazması da kolay
olmamıştır. Uzun zamandır bu kadar ağlayarak okuduğum başka
bir kitap olmamıştı ama bittiğinde bana varlıklarına
şükrettiğim Karin Karakaşlı ve onun can dostları Levent'le
Yıldız kaldı. Hem Hrant'a hem gerçek dostluklara adanmış bu
kitap adının hikâyesini de sona saklıyor. Asiye Kabahat hep
şarkılarını söylesin, biz de hep dinleyelim. Bu hayat ancak
böyle geçer.
Banu Yıldıran Genç
Karin Karakaşlı, Asiye Kabahat'ten
Şarkılar Dinlediniz
Can Yayınları, Mart 2016, 303 s.
* Bu yazı Agos Kirk'in Nisan 2016 sayısında yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder